YÜKSEK RÖNESANS

On altıncı yüzyılın başı İtalyan sanatının en ünlü dönemi, hatta tüm zamanların en muhteşem dönemlerinden biridir. Bu, Leonardo ile Michelangelo’nun zamanıdır, Raphael ile Titian’ın, Correggio ile Giorgione’nin, Kuzeyde ise Dürer ile Hölbein’in. Bir başka deyişle Yüksek Rönesans dönemi. Yüksek Rönesans, sanatçının bir zanaatkar değil, bağımsız bir yaratıcı olduğu gerçeğini ortaya koydu. Bu dönemde mimarlık, resim ve heykel zanaat dalları değil, liberal sanatlardı. Sanatçılar için şöhret ve nüfuz artık uluslararası ölçekteydi. Papalar, imparatorlar ve prensler onlara ev sahipliği yapıyordu. Daha önce hiçbir sanatçı bireysel olarak bu kadar büyük beğeni kazanmamıştı. Leonardo ile sanatçı evrensel bir insan haline geldi.

İtalya’da 16. yüzyılın ilk çeyreği siyasi stres ve sürekli savaş dönemiydi. Floransa cumhuriyetçilikten Medicilerin otokratik yönetimine geçmiş, kuzey İtalya iki kez Fransızlar tarafından işgal edilmiş, Roma da Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Charles’ın İspanyol ve Alman birlikleri tarafından yağmalanmıştı. Yüksek Rönesans sanatı işte bu son derece çalkantılı dönemde ortaya çıktı.